Kitabın Adı: Agafya
Yazarı: Ertürk Akşun
Yayınevi: Destek
Sayfa Sayısı: 462
Puanım: 3
“Sana yeni bir isim verdim ben, "Agafya" dedim.
"Yüce aşk" dedim.
Kalbimin en derinine sakladım seni, kimse görmesin istedim.
Ve o ismi sadece ben bildim ve sen sadece benim oldun...
"Beni sevmek bana tahammül etmek demektir. Eğer beni seviyorsan buna katlanacaksın. Beni ben olmaktan çıkararak sevemezsin. O zaman sevdiğin kişi ben değil, başka birisi olur. Sen başka birisini istiyorsan, o zaman başka birine git, ben ise buyum. İşte senin asıl çaresizliğin de burada başlıyor Anton."
1920'li yıllar. Rusya'da büyük bir devrim olmuş, Avrupa birdenbire kendi derdine düşmüş, Birinci Dünya Savaşı'nı yarıda kesmek zorunda kalmıştır. Devrimden kaçan Rus asilzadeler, dillere destan güzel Rus kadınları, işgal altındaki İstanbul'un yolunu tutmuşlardır. Bir tarafta Anadolu'da amansızca süren ölüm kalım savaşı, bir tarafta İstanbul'un yeni tanıştığı gece hayatı... İstanbul, tarihinde ilk kez kadınlarla ama bambaşka kadınlarla tanışmaya hazırlanmaktadır... Bir tarafta gurbette yaşanan kanlı bir aşkın hikâyesi... Bir tarafta intikamlar, trajediler, aşklar...”
Kalbimin en derinine sakladım seni, kimse görmesin istedim.
Ve o ismi sadece ben bildim ve sen sadece benim oldun...
"Beni sevmek bana tahammül etmek demektir. Eğer beni seviyorsan buna katlanacaksın. Beni ben olmaktan çıkararak sevemezsin. O zaman sevdiğin kişi ben değil, başka birisi olur. Sen başka birisini istiyorsan, o zaman başka birine git, ben ise buyum. İşte senin asıl çaresizliğin de burada başlıyor Anton."
1920'li yıllar. Rusya'da büyük bir devrim olmuş, Avrupa birdenbire kendi derdine düşmüş, Birinci Dünya Savaşı'nı yarıda kesmek zorunda kalmıştır. Devrimden kaçan Rus asilzadeler, dillere destan güzel Rus kadınları, işgal altındaki İstanbul'un yolunu tutmuşlardır. Bir tarafta Anadolu'da amansızca süren ölüm kalım savaşı, bir tarafta İstanbul'un yeni tanıştığı gece hayatı... İstanbul, tarihinde ilk kez kadınlarla ama bambaşka kadınlarla tanışmaya hazırlanmaktadır... Bir tarafta gurbette yaşanan kanlı bir aşkın hikâyesi... Bir tarafta intikamlar, trajediler, aşklar...”
***
Merhaba
arkadaşlar =) Bloğumun Cuma yorumları köşesinin ikinci konuğu bu ay bitirdiğim
ve instagram hesabımda da yorumunu yaptığım sevgili Ertürk Akşun’un Agafya’sı.
İnstagramda yorumunu yapmıştım ama daha detaylı anlatmak istedim. Umarım
seversiniz. Keyifli okumalar =)
Agafya okuduğum en ilginç aşklardan birini anlatıyordu. Hem
de 3 farklı açıdan. Bende bu kitabı 3 farklı karakter için anlatmak istiyorum.
Rusya’daki
ihtilalden kaçıp dadısıyla birlikte Türkiye’ye sığınmak zorunda olan bir Agafya
var kitapta. Genç kızlığında yaşadığı olaylar yüzünden aşkı şiddetle
bağdaştıran ve sevmenin sadece şiddetle olabileceğine inanan, şiddetle seven
yaralı bir kız. Türkiye’ye yolculuğu sırasında, daha geminin güvertesinde
güzelliğiyle herkesi etkileyen, diğer kadınlardan çok farklı bir güzelliği,
aslında güzelliğinin arkasında herkesin sahip olmaya da çalışacağı bir gizemi
ve erkekleri baştan çıkaran dişiliği olan bir kadın Agafya. Kitap boyunca
Agafya’nın ne istediğini anlayamıyorsunuz. Aşk mı, güç mü, para mı, şehvet mi,
şiddet mi? Agafya bence hepsine sahip ama hiç biriyle yetinmeyen bir karakter.
Anton’un aşkına karşın dostluğu, Tegami ile aşkı, şehveti, şiddeti, Olga ile
masumiyeti, Kotik ile anneliği, değişik maceralarla gücü yakalamasına rağmen
hiç biriyle yetinmediği için sonunda hepsinden olan beni çok kızdıran bir
karakterdi Agafya.
Anton
ise Rusya’dan kaçıp Türkiye’ye sığınanların yaşamını haber yapmak üzere
görevlendirilmiş bir İngiliz … Geminin güvertesinde kızıl saçlı Agafya’ya aşık
olacak ve bütün kitap boyunca bu aşkı iliklerine kadar yaşayacak ama asla
karşılığını bulamayacak. Agafya şehvetli ve bencil rüzgarıyla onu savurup duracak.
Ama bütün erkeklerde olduğu gibi Anton’da rüzgarında sarhoş olduğu bu kadından
ne olursa olsun vazgeçmeyecek.
Olga…
Anton’un kanatları altında küçük yavrusu Kotik’le beraber gemiye binen, hiç
tanımadığı Anton’a sığınmak zorunda olan, kocasını Rusya’daki savaşta kaybeden hikayenin
belki de en masum karakteri. Aşk üçgeninin görünmeyen halkası Olga. Önceleri
minnetle başlayan sevgisinden platonik bir aşka dönüşen Anton’un sevdiği
kadınla kader yoldaşlığı yaparak, birbirlerinin en iyi arkadaşı olarak en büyük
acıyı çekmiş, beni en çok üzen ve hala daha gözlerimin dolmasına sebep olan
karakter Olga..
Bütün bunları birleştirince birden fazla üçgen çıkıyor
karşınıza: Aşk üçgenleri. Acaba ne olacak diye merak ettiren bir kitap
olmamasına rağmen hikayesi hoşuma gitti. Asıl benim için önemli olan: kitapta
altı çizilesi bir çok cümle vardı. Bu da benim için bir kitabı 2-0 öne
geçiriyor.
Peki
ben bu kitaba neden 3 verdim? Çünkü bir aşk romanı için fazlaca tarih
içeriyordu. İtiraf etmeliyim ki ben o sayfaları atladım okurken. Aynı zamanda
çok fazla yazım yanlışları vardı. Bu da kitabın okunma hızını düşüren bir
etkendi. Bu da 2 puan kırmama neden oldu nacizane.
Eğer
Rus gece hayatının ülkemize nasıl sızdığını merak ediyorsanız ve bu değişik aşk
üçgenlerini kendi dilinden dinlemek istiyorsanız sizleri Agafya’nın hayatına davet
ediyorum. Şimdiden keyifli 0kumalar. Hoşçalın.
Ayşe.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder