29 Mayıs 2015 Cuma

AGAFYA - ERTÜRK AKŞUN

Kitabın Adı: Agafya
Yazarı: Ertürk Akşun
Yayınevi: Destek
Sayfa Sayısı: 462
Puanım: 3

“Sana yeni bir isim verdim ben, "Agafya" dedim. "Yüce aşk" dedim.
Kalbimin en derinine sakladım seni, kimse görmesin istedim.
Ve o ismi sadece ben bildim ve sen sadece benim oldun...

"Beni sevmek bana tahammül etmek demektir. Eğer beni seviyorsan buna katlanacaksın. Beni ben olmaktan çıkararak sevemezsin. O zaman sevdiğin kişi ben değil, başka birisi olur. Sen başka birisini istiyorsan, o zaman başka birine git, ben ise buyum. İşte senin asıl çaresizliğin de burada başlıyor Anton."

1920'li yıllar. Rusya'da büyük bir devrim olmuş, Avrupa birdenbire kendi derdine düşmüş, Birinci Dünya Savaşı'nı yarıda kesmek zorunda kalmıştır. Devrimden kaçan Rus asilzadeler, dillere destan güzel Rus kadınları, işgal altındaki İstanbul'un yolunu tutmuşlardır. Bir tarafta Anadolu'da amansızca süren ölüm kalım savaşı, bir tarafta İstanbul'un yeni tanıştığı gece hayatı... İstanbul, tarihinde ilk kez kadınlarla ama bambaşka kadınlarla tanışmaya hazırlanmaktadır... Bir tarafta gurbette yaşanan kanlı bir aşkın hikâyesi... Bir tarafta intikamlar, trajediler, aşklar...”
                                                                                           ***
Merhaba arkadaşlar =) Bloğumun Cuma yorumları köşesinin ikinci konuğu bu ay bitirdiğim ve instagram hesabımda da yorumunu yaptığım sevgili Ertürk Akşun’un Agafya’sı. İnstagramda yorumunu yapmıştım ama daha detaylı anlatmak istedim. Umarım seversiniz. Keyifli okumalar =)
Agafya okuduğum en ilginç aşklardan birini anlatıyordu. Hem de 3 farklı açıdan. Bende bu kitabı 3 farklı karakter için anlatmak istiyorum.
                Rusya’daki ihtilalden kaçıp dadısıyla birlikte Türkiye’ye sığınmak zorunda olan bir Agafya var kitapta. Genç kızlığında yaşadığı olaylar yüzünden aşkı şiddetle bağdaştıran ve sevmenin sadece şiddetle olabileceğine inanan, şiddetle seven yaralı bir kız. Türkiye’ye yolculuğu sırasında, daha geminin güvertesinde güzelliğiyle herkesi etkileyen, diğer kadınlardan çok farklı bir güzelliği, aslında güzelliğinin arkasında herkesin sahip olmaya da çalışacağı bir gizemi ve erkekleri baştan çıkaran dişiliği olan bir kadın Agafya. Kitap boyunca Agafya’nın ne istediğini anlayamıyorsunuz. Aşk mı, güç mü, para mı, şehvet mi, şiddet mi? Agafya bence hepsine sahip ama hiç biriyle yetinmeyen bir karakter. Anton’un aşkına karşın dostluğu, Tegami ile aşkı, şehveti, şiddeti, Olga ile masumiyeti, Kotik ile anneliği, değişik maceralarla gücü yakalamasına rağmen hiç biriyle yetinmediği için sonunda hepsinden olan beni çok kızdıran bir karakterdi Agafya.
                Anton ise Rusya’dan kaçıp Türkiye’ye sığınanların yaşamını haber yapmak üzere görevlendirilmiş bir İngiliz … Geminin güvertesinde kızıl saçlı Agafya’ya aşık olacak ve bütün kitap boyunca bu aşkı iliklerine kadar yaşayacak ama asla karşılığını bulamayacak. Agafya şehvetli ve bencil rüzgarıyla onu savurup duracak. Ama bütün erkeklerde olduğu gibi Anton’da rüzgarında sarhoş olduğu bu kadından ne olursa olsun vazgeçmeyecek.
                Olga… Anton’un kanatları altında küçük yavrusu Kotik’le beraber gemiye binen, hiç tanımadığı Anton’a sığınmak zorunda olan, kocasını Rusya’daki savaşta kaybeden hikayenin belki de en masum karakteri. Aşk üçgeninin görünmeyen halkası Olga. Önceleri minnetle başlayan sevgisinden platonik bir aşka dönüşen Anton’un sevdiği kadınla kader yoldaşlığı yaparak, birbirlerinin en iyi arkadaşı olarak en büyük acıyı çekmiş, beni en çok üzen ve hala daha gözlerimin dolmasına sebep olan karakter Olga..
Bütün bunları birleştirince birden fazla üçgen çıkıyor karşınıza: Aşk üçgenleri. Acaba ne olacak diye merak ettiren bir kitap olmamasına rağmen hikayesi hoşuma gitti. Asıl benim için önemli olan: kitapta altı çizilesi bir çok cümle vardı. Bu da benim için bir kitabı 2-0 öne geçiriyor.
                Peki ben bu kitaba neden 3 verdim? Çünkü bir aşk romanı için fazlaca tarih içeriyordu. İtiraf etmeliyim ki ben o sayfaları atladım okurken. Aynı zamanda çok fazla yazım yanlışları vardı. Bu da kitabın okunma hızını düşüren bir etkendi. Bu da 2 puan kırmama neden oldu nacizane.
                Eğer Rus gece hayatının ülkemize nasıl sızdığını merak ediyorsanız ve bu değişik aşk üçgenlerini kendi dilinden dinlemek istiyorsanız sizleri Agafya’nın hayatına davet ediyorum. Şimdiden keyifli 0kumalar. Hoşçalın.
Ayşe.

22 Mayıs 2015 Cuma

BANA SIRTINI DÖNME- SİNAN AKYÜZ

Kitabın Adı: Bana Sırtını Dönme
Yazarı: Sinan Akyüz
Yayınevi: Alfa
Sayfa Sayısı: 328
Puanım: 4
“Kimin sadık olduğuna, kimin olmadığına karar vermek imkânsızdır. Çünkü hiçbir ihanet asla birbirine benzemez. Neden erkeğin sadakatsizliği ağızlarda sakız olmuşken, kadının sadakatsizliği bir sır gibi gizemini koruyor?

Peki kadınlar gerçekte ne istiyorlar? Aslında ne istediğini iyi biliyor da bunu anlamak istemeyen erkekler mi?

Adı ister Arzu olsun, ister Seda, her kadının ayrı bir öyküsünü bulacaksınız bu kitapta. Kadınları sorgulayan bir erkeğin bakış açısından gerçek kadın öyküleri okuyacaksınız. Aldatan ve aldatılan kadınların itirafları karşısında şaşıracak, bir erkeği elde edebilmek için sınırları aşanlara karşı öfkeleneceksiniz. "Erkekler mi saf, yoksa kadınlar mı şeytan?" sorusu takılacak aklınıza.

Sinan Akyüz, dalgalı bir denize benzettiği kadınların, erkekler tarafından neden anlaşılmadığının ipuçlarının veriyor bizlere.. "Masum görünen her kadını içinde bir şeytan gizli olabilir mi?"

Yoksa... "Yalnızlık, kadın ve erkeğin yeni kaderi mi?" Bu kitabı okurken, kendi hayatınızın hikâyesini dinleyeceksiniz. “

16 Mayıs 2015 Cumartesi

YENİ KARARLAR, YİNE BAŞLANGIÇLAR

Merhaba Arkadaşlar =)
                Yeni bomba haberlerim ve istikrarlı olacağıma dair kendime verdiğim sözlerim var. Şu anda bu yazıları birileri okuyor mu bilmiyorum. Okuyacak mı hatta sevecek ve birilerine: “Mutlaka okumalısınız!” diye tavsiye edecek mi, hiçbir fikrim yok. Ama önemli değil. İlk instagram hesabımı açtığımda da asıl amacım bir blog sahibi olmaktı. OrAda okuyan 1 kişi bile olsa, bu koca evrenden 1 kişiyi bile etkilesem benim için kafi idi. o yüzden şimdi yeni bir heyecanla yazmaya başlıyorum. yeniden... 
                Gelelim şu muhteşem kararlarıma:
1)      Bundan sonra geçmişe dönük değil ama hafta hafta ay ay okuduğum kitapların yorumlarını buraya gireceğim. Böylece hem kitaplarımla olan ilişkim kuvvetlenecek hem de sizlerle diye düşünüyorum.
2)      D&R’dan çok büyük sabırsızlıkla bir kitap siparişi verdim. İsmi "9 saniye ayakta zor durabilmekten günde 9 km yürüyebilmeye" =) bu kitapla da yeniden spora başlamayı düşünüyorum. Beynimi kitap okuyarak kuvvetlendiriyorum ama gün içinde o kadar çok oturuyorum ki vücudum neredeyse yürümeyi unutacak gibi hissediyorum. Ve bu hareketsizliğin anksiyete dahil bir çok psikolojik rahatsızlığın sebebi olduğunu biliyorum. Bunlardan uzak durmak adına en çok sevdiğim spor olan pilatese de geri dönmek istiyorum ve çok kararlıyım.