Merhaba sevgili kitap dostlarım J bugün yine hayatımda
özel yeri olan kitaplardan birinden, Zülfü Livaneli’nin o tadına doyulmaz
kaleminin bir ürününden bahsetmek istiyorum. Kadına şiddetin sıkça konuşulduğu
günümüzde hala okumayanlar için “Mutluluk” adlı roman yarayı deşici özellikte diyebilirim.
Kısaca özetini anlatmam gerekirse olay şöyle gelişip sonuçlanıyor:
“Meryem annesini doğumda
kaybetmiş genç bir kızdır. Hem amcasının eşi hem de annesinin ikiz kardeşi olan
teyzesi tarafından büyütülmüştür. Meryem teyzesini çok sevmesine rağmen teyzesi
Meryem’den nefret eder. Onu kardeşinin katili olarak görür. Meryem’i düşünen
tek kişi köyün ebesi Meryem’in bibi dediği yaşlı bir kadındır. Bu kimseye
zararı dokunmayan genç kıza amcası tecavüz eder ve hikaye asıl o zaman başlar.
Kız korkusundan kimseye bunu yapanın amcası olduğunu söyleyemez. Amcası ise
namus davası adı altında kızın ölmesini emreder.. Meryem’i kendisini asması
için bir odaya kapatırlar. Fakat istenilen sonuç alınamaz. İş artık Meryem’in
amcasının oğlu olan askerden yeni dönmüş Cemal’e kalmıştır. Plana göre cemal
kızı İstanbul’a götürecek ve namus davasına kurban gitmiş her kız gibi yüksek
bir yerden aşağı atılarak infazı gerçekleştirecektir. Ancak cemal bunu yapamaz
ve kızı alarak asker arkadaşının yanına sığınır. Kızı öldürme işini bir süre
ertelemiştir Cemal. Bir balıkçı kulübesinde iş tutmaya başlarlar. İrfan Kurudal
isimli yaşlı profesörle ise burada tanışırlar. Yaptığı işten sıkılan İrfan Kurudal
bir tekne ile denize açılır ve kader Cemal ve Meryem’le yollarını kesiştirir.
İrfan arkadaş olmaya çalışırken Cemal çok soğuk davranır, Meryem ise sevmiştir
İrfan’ı. Bir süre sonra yedikleri içtikleri ayrı gitmemeye başlar. İrfan kızın
psikolojik tahlilini yapmaya ve onun hayatını öğrenmeye merak salmıştır. Bu çalışmaları
sırasında Meryem’e tecavüz edenin amcası
olduğunu öğrenir. Cemalle bir kavgaları sırasında da bunu Cemal’e
söyler. Cemal duydukları karşısında şok olur. Meryem’den uzaklaşmaya çalışır
ancak Meryem ondan uzaklaşmak yerine cemali abi gibi benimser ve ona yardım
eder. Kulübelerinin yanında gözlemecilik yapan bir kadının oğluyla evlenen Meryem’e
İrfan yüklü bir para bırakır. Meryem’de bu paranın yarısını Cemal’e vererek onu
hayatından çıkartır. Artık Meryem için mutlu bir hayatın kapıları aralanır.
Meryem’in bu öyküsünü yaşamış kim
bilir kaç kız var? Kim bilir kaç kız İstanbul köprülerinden birinden ölümün
soğuk kucağına atıldı? Şüphesiz hepsi Meryem kadar şanslı değildi. Şanslı
diyorum çünkü büyük çoğunluğu Meryem gibi evlenip mutluluğa yelken açma fırsatı
bulamadı. Büyük çoğunluğu kendilerinde namus olmayan namus bekçileri tarafından
infaz edildi. Namusları kendi kanlarıyla temizlendi bir çok kızın.
Bu kitabın adı niye mutluluk
acaba diye düşünürken bir cevap buldum kendimce. “mutluluk akan olayın içinde
aranmaz. Mutluluk sondadır. Mutlu sonda.”
Hala okumayanlar için kitabını
şiddetle tavsiye ederim. Aynı zamanda Özgü Namal’ın oyunculuğuyla taçlanmış
muhteşem filmi tekrar tekrar izlenesi filmlerden.. Şimdiden keyifli okumalar ve
iyi seyirler J